Çubuk Turşu üreticileri gelecek nesil için çalışıyor

Gönderen mufit 15/01/2020 1 Yorum (lar) Bizden Haberler,Çubuk Haber,Çubuk Turşusu,

Çubuk Turşu üreticileri gelecek nesil için çalışıyor

TURŞU ÜRETİCİLERİ: Turşu sektörü firma yetkililerine yapılan anketlere göre firmaların %45,2’si turşu sektöründe 26 yıl ve üstü zamandır sektörde faaliyet göstermektedir. Bu noktada katılımcıların tarih ifade ederken evlerinde ticari amaçlı üretimlerini de dahil ettiği belirtilmelidir. Yani bu süreler ticari işletme öncesi dönemi de kapsamaktadır. Geri kalan işletmeler ise %28,6 oranında 10-25 yıl arası ve %26,2 oranında 1-9 yıl arası turşu imalatçısı olarak faaliyet göstermektedir. Turşu imalatçısı olan işletmelerin çoğunun uzun yıllardır bu sektörde faaliyet gösteren ve turşuculuk konusunda deneyime sahip insan kaynağına sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Yapılan anketlere göre Çubuk’ta turşucuların%73,3 oranındaki kısmı turşuculuğu esas iş olarak yapmaktadır. %26,7 oranında olan kesim için ise turşuculuk ikincil iş durumundadır. Bu sonuçlar sektörün büyümesi ve ürettiği ekonomik değerin firmaları asıl iş olarak turşuculuğa yönelttiğini göstermektedir.

Turşu üretimini etkileyen faktör arasında hammadde miktarı %88,6 oranla önemli bir etken olarak belirtilmiştir. Hammadde miktarının yetersiz olduğu ortaya çıkmakta ve turşu imalatçılarının en önemli sorunlarından biri olduğu gözükmektedir. Turşu üretimin etkileyen bir diğer faktör de %77,3 oranla üretim kapasitesi olarak belirtilmiştir. İşletmelerin yeterli hammadde sağladıklarında depolama kapasiteleri zorlanmaktadır. Son olarak turşu üretimini etkileyen faktör %51,7 oranıyla talep miktarı olarak gösterilmiştir. Turşu ürünlerine olan talep fazla değişken olamadığı için üretime de etkisi çok fazla değildir, ancak soru yapısı itibariyle üreticilerden 3 seçim yapmaları istendiği için bu değer çıkmıştır.

Turşu imalatçılarına yapılan anketlerde ortaya çıkan turşu üretim miktarı yıllara göre artış göstermektedir. Salatalık turşusu 2012 yılında 143,43 Ton üretilirken 2014 yılında üretimi 212,5 Ton olarak artmıştır. Karışık turşu üretimi ise 2013 yılında artış gösterirken 2014 yılında bir önceki yıla göre bir miktar düşüş yaşamıştır. Diğer turşu çeşitlerinin üretimi de kısmen artış göstererek devam etmiştir.

Yapılan anketlere göre, Turşu imalatçılarında işgücünün yarısından fazlasını kadın çalışanlar oluşturmaktadır. Ayrıca, işgücünün %62,7’si hane halkı olarak belirtilmiştir. Yani Çubuk’ta turşu imalatçılarının ve turşu sektörünün önemli kısmının aile işletmelerinden oluşmakta olduğu ortaya çıkmaktadır. İstihdam edilen ve hane halkı olarak çalışan işgücünün %51,9’u sigortasız olarak çalışmaktadır.

Turşu imalatçılarında çalışan işgücünün eğitim seviyesi %44,9 oranında ilkokul olarak belirtilmiştir. %24,6 oranla ortaokul mezunu ve %20,8 oranla lise mezunu mevcut işgücünü oluşturmaktadır. Yüksekokul mezunu işgücü ise %9,7 gibi düşük bir orana sahiptir. Dağılım beklendiği gibidir ve turşu üretiminin fazla mesleki uzmanlık gerektirmeyen bir sektör olduğunu teyit etmektedir.

Turşu imalatçılarında çalışan işgücünün yıllık çalışma süreleri en fazla 1-3 ay olarak belirtilmiştir (%39,8). 10-12 ay çalışma süresine sahip kesim %34,5 oranında ve 4-9 ay çalışma süresine sahip kesim ise %25,7 orana sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Turşu imalatında dönemsel yoğunluğun olduğu ve o dönemlerde işgücünün daha fazla çalıştığı gözlenmiştir. Tüm yıl boyunca çalışan bireylerin önemli bir kısmının aile fertleri olduğu düşünülmektedir.

Turşu imalatçılarına yapılan anketlere göre üreticiler, firmalarındaki işgücünden %91,3 oranında memnun olduğu görülmektedir. Çoğu firma hane halkından oluşan işgücüne sahip olduğu için aile sadakati ile çalışılmakta ve memnuniyetsizlik oranı da bu yüzden düşük olarak belirtilmiştir.

Turşu üretiminde çalışan işgücünün yaklaşık aynı oranlara sahip üretim (%73,6) ve satış- pazarlama (%71,1) alanlarında yetersiz kaldıkları belirtilmiştir. Üretimde yaşayan yetersizlik daha öncede belirtildiği gibi üretim kapasitesiyle de ilgili olmakla beraber çalışan personelin de yetersiz kaldığı görülmektedir. Satış-pazarlama alanında ise mesleki bilgi ve deneyime sahip olmayan işgücünün yetersiz kaldığı ortaya çıkmaktadır.

Turşu imalatçılarına yapılan anketlere göre, %80,0 oranında üretici işsizlik nedeni olarak iş imkanlarının kısıtlı olmasını ilçedeki işsizliğin en önemli nedeni olduğunu belirtmiştir. Önemli nedenlerden bir diğeri olarak da %66,7 oranında düşük maaşlar belirtilmiştir. Mesleki yetersizlik ve meslek kurslarının yetersizliği birbirine yakın oranlarda çıkan nedenlerdendir (Sırasıyla %53,3 ve %40,0). Eğitim eksikliği ise üreticiler tarafından işsizlik nedeni olarak görülmeyecek kadar az bir oranda (%13,3) belirtilmiştir.

Turşu imalatçılarının %51,6’sı kamu yöneticilerinin işsizlikle mücadelesinin yetersiz olduğunu belirmiştir. %7,1 oranında imalatçı ise işsizlikle mücadeleyi yeterli bulmaktadır. Aralarından %41,3’ü ise bu konuda kararsız kaldıklarını belirtmiştir. Daha önce de belirtildiği üzere yöneticilerin faaliyetlerinin yetersiz olduğu yönünde bir kanı gözlenmektedir.

Turşu üretimi yapan firmaların büyük bir kısmı üretim için gereken hammaddeyi kendi arazilerinde yetiştirdikleri ürünlerden sağlamaktadır (%76,9). Farklı turşu çeşitleri üreten firmalar veya arazisi olmayan firma sahipleri hammadde teminini satın alımlarla sağlamaktadır. Turşu üreticilerinin çoğu aynı zamanda tarımla uğraşan ve zamanla turşu imalatlarını arttıran aile firmalarından oluşması hammadde temini içinde kendi arazilerini kullanıyor olduklarını göstermektedir.

Turşu üreten firmaların %98,6’sı hammadde alımlarında en çok ürünün kalitesine önem verdiklerini belirtmişlerdir. Turşu üretiminde kullanılan hammadde tarımsal gıdalardan oluşmakta, bu gıdaların üretiminde kullanılan yöntemler kalitesini belirlemekte ve hammaddenin kalitesi de turşu kalitesini de etkilemektedir. Bu nedenle turşu üreticilerinin en fazla önem verdikleri unsur kalite olarak görülmektedir. Maliyet ve boyut ise birbirine yakın oranlarda satın alımları etkileyen unsurlar olarak görülmektedir (Sırasıyla %69,3 ve %68,4).

Turşu üreten firmaların hammadde temininde karşılaştıkları sorunların başında %88,9 oranla yetersiz ürün miktarı gelmektedir. Ayrıca, hammadde üreticilerinden kaynaklanan sorunların da oranı %79,8 olarak oldukça fazladır. Hammadde üretiminin yetersiz kaldığı ve hammadde üreticileriyle yaşanan sorunların turşu üretimini de olumsuz etkilediği görülmektedir. Hammadde ürünlerindeki fiyat farklılıkları ve nakliye ise birbirine yakın oranlara sahip sorunlardır.

Firmalardan ticari faaliyetlerinde karşılaştıkları sorunları listelemeleri istendiğinde alınan sonuçlar yukarıdaki grafikte görülmektedir. Üretim konusu yer ve kapasite sorunu sebebiyle en önde gelirken finansman sorunları az bir farkla ikinci önemli başlık halindedir. Ürün satışı ile ilgili sektörün önemli bir sorunu olmadığı bu soruya verilen cevaplardan da anlaşılmaktadır.

Turşu üreten firmaların ürünlerini %61,2 vadeli satmakta oldukları görülmektedir. %38,8 peşin satış yapmaktadırlar. Ürünlerini vadeli satan turşu firmaları hammadde alımlarını da vadeli yapmak istemektedir. Vade konusu odak grup toplantılarında da ele alınan önemli bir sorun durumundadır.

%73,3 oranında turşu üreten firma üretim maliyetlerin diğer turşu üreticileriyle aynı olduğunu belirtmiştir. %11,9 oranında üretici daha yüksek maliyetlerde turşu ürettiğini belirtmiş ve %14,8 oranında üretici ise daha düşük maliyetlerle turşu ürettiğini belirtmiştir. Turşu üreten firmaların üretim maliyetlerinin birbirinden farklı olmadığını düşündükleri görülmektedir.

Turşu üreticilerinin %86,7’si direkt satış yolu ile ürünlerini satmaktadır. %56,1 oranında bayilik ve %55,4 oranında da zincir market satış için kullanılmaktadır. Üreticilerin yalnız %14,2’si e-ticaret yolu ile satış yapmaktadır. E- ticaret cevabı en arkada gelen sonuç durumundadır. Bunda firmaların geleneksel yapıya sahip olmalarının ve temel pazarlarının Ankara olmasının rol oynadığı düşünülmektedir.

Üretilen turşunun satış döneminde firmaların en çok karşılaştığı üç sorun tanıtım, rekabet ve tüketiciye erişim olarak ortaya çıkmaktadır. Rekabet konusu özellikle sanayi tipi turşuların fiyat avantajı sebebiyle ortaya çıkarken tanıtım ve tüketiciye erişim başlıkları firmaların markalaşma, pazarlama ve satış faaliyetlerini geliştirmeleri gerektiğini göstermektedir.

Turşu üreticileri pazarlama aracı olarak festivalleri %94,6 oranında kullanmaktadır. Çubuk’ta geleneksel hale gelen Turşu Festivali hemen her turşu firmasının pazarlama olarak kullandığı bir araç haline gelmiştir. İnternet sitesi %76,8 oranla bir diğer pazarlama aracı olarak belirtilmiştir. Turşu üreticilerinin büyük bir kısmı internet sitesini tanıtım amaçlı kullanmakta ancak daha öncede belirtildiği gibi satış aracı olarak kullanmamaktadır. Broşür/ ilan ve reklam ise pazarlamada tercih edilen ancak büyük oranlara sahip olmayan araçlardır. Bu sonuçlar ilçede gerçekleştirilen festivalin tanıtım ve satış alanındaki büyük etkisini gözler önünde sermektedir.

Üretici firmalara göre pazarlama alanında en sıkıntılı oldukları konu ambalajdır. Üreticiler ürün ambalajlarının müşteri cezp etmeyi zorlaştırdığını düşünmektedir. Yine bu soruya verilen yanıtlardan Çubuklu turşu üreticilerinin markalaşma konusunda geride kaldıklarını düşündükleri de anlaşılmaktadır. Ayrıca, ürünlerin müşteriye vaktinde ulaştırılması ve ürün dağıtımındaki lojistik zincir de firmaların zorlandığı alanlar arasında ifade edilmektedir.

Turşu üreten firmaların %72,8’i ticari faaliyetlerinde internetten faydalanmaktadır. Aralarından %14,2’si hem tanıtım hem satış yapmak için e-ticareti kullanmaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi, E-ticaret kullanımı yapan firma sayısı fazla ancak satış amaçlı kullanan firma sayısı oldukça azdır.

Turşu üreticileri %74,4 oranında ürün depolama için kendilerine ait yerleri kullanmaktadır. %25,6 oranında ise kira olarak depo temin eden üretici firma bulunmaktadır. Tüm üreticiler tarafından dile getirilen yer darlığı sorunu burada kiralık depo oranının yüksekliği ile gözlenmektedir.

Yapılan anketlere göre, turşu üreticilerinin %76,6’sı ürün sevkiyatını alıcının temin etmesiyle gerçekleştirdiklerini belirtmiştir. %23,4oranında üretici ise kendileri sevkiyatı yaptıklarını belirtmiştir.

Yapılan anketlerde Turşu üreten firmaların %77,6’sının tescilli markasının olduğu belirlenmiştir ve %22,4 oranında tescilli markası olmayan üretici olduğu görülmektedir. Bu soru ile firmaların markalaşma konusuna önem verdiği anlaşılmaktadır.

Turşu üreticilerinin %89,3 gibi yüksek bir oranı festival ve coğrafi işaretin turşu sektörüne katkısı olduğunu düşünmektedir. Her geçen sene katılımcının arttığı festival ilçede turşu üreticileri için önemli bir pazarlama yoluna dönüşmüştür.

Çubuk’ta yaşayan ailelerin hane halkı büyüklüğüne baktığımızda 3-4 fertten oluşan aile sayısının %44,4 oranıyla ilk sırada olduğu görülmektedir. 5-6 fertten oluşan aileler de %36,8 orana sahiptir. 2 kişilik aileler %11,7 ve 7’den fazla ferde sahip aileler %7,1 gibi düşük oranlardadır. 3-6 fertten oluşan aile sayısının yaklaşık %80 orana sahip olması Çubuk’ta 2 veya 3 çocuktan oluşan klasik aile yapısının devam ettiğini göstermektedir.

Anket katılımcıları arasında 1 ferdin gelir getirdiği haneler %39,6 ile en yüksek orana sahiptir. Çubuk aile yapısında aile reisinin çalıştığı ve kadınların ev hanımı olduğu bu oranla ortaya çıkmaktadır. Onu takiben 2 ferdin gelir getirdiği hane oranı ise %30,4 oranına sahiptir. 3 kişinin gelir getirdiği haneler %8,7 ve 4 kişinin gelir getirdiği aileler %1,1 oranlarına sahiptir. Hiç bir gelir sahibi olamayan ailelerin oranı ise %20,2’dir. Bu ailelerin yaşlılar ve işsizleri temsil ettiği anlaşılmaktadır.

Ankete katılan Çubuk halkı, kadınların çalışmasını %69,2 oranında olumlu bulmaktadır. Ayrıca, kadınların çalışmasının erkeklerin işsiz kalmasına etkisinin olmadığını belirten Çubuklu oranı %60,7’dir. Kadınların çalışmasının aileyi olumlu etkileyeceğini düşünen ilçe halkının oranı %59,7, olumsuz etkileyeceğini düşünlerin oranı ise %35,3 olarak ortaya çıkmıştır. Bu konuda %5,1’lik orandaki kesim ise kararsız olarak yanıt vermiştir. Anketlere göre ilçede kadın istihdamına yönelik yapılan veya yapılacak çalışmalara halkın direnç göstermeyeceği görülmektedir.

ODAK GRUP TOPLANTILARI VE ÇALIŞTAY: Proje ile Çubuk turşuculuk sektörünün asıl aktörleri olan turşu imalatçıları ve hammadde üreticilerinin sektörde karşılaştıkları sorunları tespit etmek, bu sorunların kaynakları saptamak ve kategorize ederek çözüm önerilerini de belirleyebilmek adına imalatçılar ve çiftçilerin katılım sağladığı odak grup toplantıları yapılmıştır. Ayrıca turşuculuk sektörü ile ilgili tüm paydaşların katıldığı bir çalıştay da düzenlenmiştir.

Proje kapsamında toplam 5 adet odak grup toplantısı gerçekleştirilmiştir. Turşuculuk sektöründe bulunan imalatçılar ve çiftçiler için düzenlenen 2’şer odak grup toplantılarında sektördeki mevcut sorunlar ve çözüm önerilerinin ortaya çıkması sağlanmıştır. Bu toplantılara proje ekibi haricinde 10-12’şer paydaş katılım göstermiştir. Katılımcılar arasında Çubuk Belediye Başkanı, Belediye proje ekibi, proje teknik danışmanları, gönüllü Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı uzmanları, proje iştirakçisi Çubuk Turşu Sebze Meyve ve Ekolojik İşletme Kooperatifi Başkanı yanında büyük ve küçük ölçekli turşu imalatçıları, çeşitli kamu ve sivil toplum kuruluşu yöneticileri, çiftçiler ve sektör çalışanları yer almıştır. Hem turşuya yönelik çiftçilik, hem de turşu imalatı yapan kişiler ise her iki odak grup toplantısına da katılım göstermiştir.

Turşu imalatçıları ile yapılan odak grup toplantılarında hammadde tedarik sürecinde yaşanan sıkıntılar, işgücü sorunları, satış ve pazarlama durumları, depolama ve yer sorunları gibi birçok konu ele alınmıştır. İlgili paydaşların fikirlerini dile getirdiği toplantıda sorun olarak belirttikleri her konu için çözüm önerileri de alınmıştır. Çiftçiler ile yapılan odak grup toplantılarında ise üretim miktarı, ekilebilir alan, üretilen ürün çeşitleri, üretim ve satışta karşılaşılan sorunlar tespit edilmiş ve ilgili paydaşların çözüm önerileri alınmıştır. Toplantılarda ortaya çıkan sorunlar ve çözüm önerileri değerlendirilerek bu raporda sunulmuştur.

Son olarak, düzenlenen çalıştayda turşuculuk ve sektördeki ilgili paydaşların bir arada katılım sağlamasıyla sektördeki önemli sorunlar ve çözüm önerileri tespit edilmiştir. Turşu sektöründe imalatçı, çalışan, yönetici, çiftçi gibi birçok paydaş çalıştayda uygulanan çalışma ile bağımsız olarak fikir ve önerilerini paylaşma şansı bulmuştur. Gruplar halinde farklı masalarda oturan ilgili paydaşlar, bireysel olarak öneri ve sorun göstergelerine diledikleri kadar fikir yazarak değerlendirme aşamasında kullanılması için veri sağlamışlardır. Her grubun en fazla yazdığı ve seçtiği sorun ve öneriler daha fazla dikkate alınarak tüm veriler incelenmiş ve analizleri yapılmıştır.

TURŞUCULUK: Gerçekleştirilen odak grup toplantıları ve çalıştaylarda birçok sorun tespiti ve çözüm önerisi ortaya çıkmıştır. Proje ekibi ve danışmanlar tarafından, paydaşlarca dile getirilmeyen konuların eklenmesi veya ifade edilen konuların çıkarılması gibi müdahalelerden kaçınılmıştır. Ancak tüm tespit ve öneriler bazı temel kriterlerle değerlendirilerek bir karara varılmıştır. Burada amaç çıkarılacak yol haritasının planlama felsefesine uygun biçimde uygulanabilirliğinin ve gerçekçiliğinin sağlanmasıdır.

Yapılan değerlendirmede sorunların gerçekçiliği ve birden çok aktörü ilgilendirmesi öncelikli olarak aranan özelliktir. Bunun yanında bazı durumlarda ilgili sorunun temel sebebinin paydaşların davranışları veya dışsal faktörler olmasına göre de ifadelerin rafine edilmesi gerekmiştir. Çözüm önerilerinin ise uygulanabilirliği ve kaynakların etkin kullanımı perspektifi öncelikli olarak gereksinim duyulan özelliklerdir. Bu çerçevede kamu politikaları ve hayatın genel akışında yazılı olan ve olmayan kurallara uygun olmayan öneriler ya ana fikri bozmayacak biçimde revize edilmiş ya da yol haritasına dahil edilmemiştir. Sonuç olarak, yapılan çalışmalarda dile getirilen tüm tespit ve öneriler aşağıda tartışılmış ve bazıları yol haritasında yer alırken, bazıları yer almamıştır.

ÇUBUK’TA TURŞUCULUK

Tüm toplantılarda dile getirilen en önemli husus üretim yeri sıkıntısı olarak ortaya çıkmaktadır. Anket çalışmalarındaki açık uçlu sorularda da ifade edilen bu sorun, turşunun üretimi ve depolanması noktasında imalatçıların yer sıkıntısı yaşamasından kaynaklanmaktadır. Turşu imalatçıları üretimlerini belirleyen en önemli etken olarak bu kapasitelerine işaret ederken çiftçiler turşu hammaddesi ekim alanı belirlerken veya satış döneminde kendilerinin en çok bu kısıtla yüz yüze geldiğini ifade etmiştir. Ayrıca imalathanelerin zaman içerisinde kapasite açısından büyümesi ancak fiziki alanın büyüyememesinin mevzuata uyum konusunda sorunlara yol açtığı da çalışmalara katılan kamu görevlileri tarafından dile getirilmiştir. Bu sorun sebebiyle imalatçıların depolama için gıda üretim mevzuatına uygun, güneş almayan, taşınabilir bidonlar kullanarak atölyeleri dışına da turşu kurdukları anlaşılmıştır. Tüm paydaşlarca ifade edilen bu sorunun imalathanelerin genişleyebilecek alanlarda kurulmamış olması ile çözümü zor bir hale gelmektedir. İlçeye bir Turşuculuk Organize Sanayi Bölgesi kurulması çalışmalarını göreve gelmeleriyle birlikte hızla başlattıklarını ve mevcut durumda böyle bir alanın tespiti için ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmalar yürütüldüğünü ifade etmiştir. Hedeflenen büyüklükte bir organize sanayi bölgesi kurulması halinde üreticilerin daha geniş alanlarda üretim yapmaları ve kapasitelerinin artması yanında gıda üretim mevzuatına uyumun da kolaylaşması beklenmektedir.

Turşu üreticilerinin ölçekleri sebebiyle birçoğunun hammadde ve ürün analizi yapacak laboratuar bir kuruldu. Mevzuat gereği olan numune saklanması ve analizlerin bağımsız laboratuarlardan hizmet alımıyla gerçekleştirildiği ifade edilse de bu laboratuarların Çubuk’ta olması büyük kazanç sağlamıştır. Bu durumun sebepleri sorgulandığında, yaşanan hızlı büyüme ve getirdiği sorunlar göze çarpmaktadır. Çubuk turşusuna talebin geçtiğimiz yıllarda kaydettiği artış bu üreticilerin de hızla büyümesine ancak bu büyümeyi destekleyecek üretim faktörlerini kurmakta zorlanmalarına yol açmıştır. Ayrıca, üreticilerin birçoğunun kurumsallaşamaması da yine bu duruma yol açan etmenlerden birisidir. Ancak gerek gıda üretim mevzuatı, gerekse kalite kontrol yaklaşımları hammadde, üretim bileşenleri, yarı ürün ve nihai ürünlerin analizlerinin yapılmasını gerektirmektedir. İlçede yetkin bir laboratuarın kurulmasıyla mevzuata uyum kolaylaştı. Belirlenen kalite standartlarına uymayan hammadde kullanımı gibi sorunlar çözülecek ve son üründe kalite ve tat standardizasyonu mümkün oldu. Bunlar da Çubuk Turşusu’nun markalaşmasını ve pazardaki talebin artmasını kolaylaştıracak gelişmelerdir.

Turşu imalatçılarının önemli bir kısmı bu veya benzer alanda lisans veya üstü seviyede eğitim almamış, ticari bilgileri ve girişimcilikleri sayesinde sektöre girmiş kişilerdir. Firmaların çoğunun mikro veya küçük işletme sınıfında yer alması da eklendiğinde üreticilerin kurumsallaşma konusunda vizyonlarının geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Birçok firma sahibi modern yönetim teknikleri kullanmadan, önemli destekleyici aktivitelere gereken ilgiyi göstermeden faaliyetlerini sürdürmektedir. Ülkemiz ekonomik ve ticari yapısıyla uyum içerisindeki bu tablo ise firmaların geleceğe dair projeksiyon geliştirememesi ve bariz olmayan alanlardaki verimlilik ve karlılık kaybının engellenememesi gibi sorunlar doğurmaktadır. Saha çalışmalarında birçok üreticinin satış gibi bir sorunları olmadığını ifade etmeleri imalatlarının tümünü satmaları sayesindedir. Bu durum firmaların kısa vadede verimlilik yerine kapasite artırma hedefine yönlenmesine sebep olmakla birlikte, Çubuk Turşusu’nun hedefi doğrultusunda ulusal ve hatta uluslararası rekabet ortamına çıkıldığında firmaların ciddi sıkıntılarla karşılaşmasına yol açabilecektir. Girişimcilik ve KOBİ’lere yönelik tüm araştırmalarda da değinildiği üzere, işletmenin ilk yıllarında büyümeye odaklanıp hayatta kalmasını takiben verimlilik ve kurumsallaşmaya yönelmesi hayati öneme sahiptir. Bu konularda gelişim kaydedilmezse firmanın büyümesiyle artan giderler ve ticari ilişkilerin yönetimi yanında nakit akışı krizleri veya rakiplerin hamlelerine cevap verilememesi gibi sorunlarla karşılaşılabilmekte ve şirketin iflasına varan ölçekte sorunlar yaşanabilmektedir. Dolayısıyla, turşu üreticisi firma yöneticilerinin modern şirket yönetim bilgilerini ve vizyonlarını geliştirmeye katkı sağlayacak eğitim, seminer vb. etkinlikler gerçekleştirilmesi sektörün uzun vadeli rekabet avantajı edinmesine katkı yapacaktır.

Turşu imalatçılarının kurumsal statüleri incelendiğinde, büyük kısmının gıda üretim izni veya bir tüzel kişilik çatısına sahip olmadan üretim yaptıkları görülmüştür. Bu durum, talebi hızla artan ürünlerde gözlenen bir olgu olarak başka yörelerde de gözlenebilmektedir. Ancak hem mevzuat açısından, hem gıda güvenliği ve etik açısından, hem de sektörün güçlenmesi açısından üreticilerin formal yapılar kurmaları ve kayıt altına girmeleri gerekmektedir. Çünkü kurumsal ve mevzuata uygun olmayan üreticilerin kalite standardizasyonu sağlaması, gıda hijyenini kontrol altında tutması ve büyümesi ciddi zorluklara gebedir. Ayrıca, bu tarz kayıt dışı üreticiler kayıt altındaki üreticilerin karşılaştığı genel idari giderlerden kaçınabildikleri için haksız rekabet avantajı elde etme ve fiyat politikası gibi eksenlerde yıkıcı rekabet sergileme gibi durumlar ortaya çıkarabilmektedir. Her ne kadar bu üreticilerin bazılarının kayıt altındaki üreticilere taşeron üretim yaptığı tespit edilmiş olsa da profesyonel anlamda takip edilmeyen üretim süreçlerinin yukarıda anılan risk faktörlerinde önlenmesi güç sonuçlar doğurmaya meyilli olduğu aşikardır. Bu nedenle, İlçenin ve genel olarak Çubuk Turşusu’nun geniş pazarlara erişimini kolaylaştırmak üzere üreticilerin kayıt altına alınmasına yönelik faaliyetler gerçekleştirmesi önemli bir gereksinim olarak mülahaza edilmektedir.

Üreticilerin tüm saha çalışmalarında ifade ettiği önemli bir sorun grubu hammadde tedarik ve kalitesinde yaşanan sıkıntılar olarak gözlenmiştir. Çiftçilerin fazla tarımsal ilaç kullandığı, bazı durumlarda çiftçilerle yapılan sözlü anlaşmalara uyulmadığı, çiftçilerin kullanılan tarımsal metotlar konusunda üreticilere yeterli bilgi vermediği gibi sıkıntılar dile getirilmiştir. Bu sorunlar kurulan turşuların kalite ve lezzetini veya hammadde tedariki ve dolayısıyla üretim kapasitesini olumsuz etkileyen unsurlar olarak firmalara zarar vermektedir. Bu konunun basit bir çözümü bulunmamakla birlikte ilerleyen kısımlarda da yer alan zirai ilaç kullanımının azaltılması,  çiftçilerin bilgilendirilmesi ve turşu üreticileri ile çiftçilerin daha yakın ilişkiler içerisinde çalışma yapmasının sağlanması gibi faaliyetler bu sorunların çözümüne katkı sağlayacaktır. Ayrıca, verdiği sözleri yerine getirmeyen veya yanlış bilgi veren çiftçilerle karşılaşılması durumunda üreticilerin birlikte hareket ederek bir cevap vermesinin sağlanması da sağlıklı işbirliğini zedeleyecek böylesi davranışların önünü kesecektir.

Turşu işletmeleri finansmana erişim ve alternatif finansman kaynaklarından faydalanma konusunda zayıf bir görüntü çizmektedir. Yeşil Çubuk Turşuları için saha çalışmalarına katılan işletmelerin çoğu, ana faaliyet finansmanlarını öz kaynakları ile gerçekleştirdiklerini, kredi kullanımının çok yaygın olmadığını ve kullananların da düşük ölçekli kredi kullandığı ifade edilmiştir. Bu tablo ülkemiz KOBİ’lerinin çoğunda gözlenen bir duruma işaret etmektedir. Bunda vergi sistemimiz ve bürokratik sorunlar sebebiyle birçok KOBİ’nin tam ve etkin biçimde kayıt tutmaması sebebiyle bankalarca düşük kredibiliteli olarak değerlendirilmesi bir etmendir. Ancak ticari faaliyetlerin büyümesi ve pazardaki fırsatların değerlendirilmesi için tamamen öz kaynak odaklı strateji geliştirilmesi fırsatların kaçırılmasına yol açan bir yaklaşımdır. Ancak kültürümüz ve geçmişten gelen alışkanlıklarımız, mikro ve küçük işletmelerin bu tarz davranmasına sebep olmaktadır. Oysa Çubuk Turşusu’nun sahip olduğu potansiyel ve rekabet şartlarının durumu sektördeki işletmeler için önemli fırsatlar sunmaktadır. Çalışmalara katılan tüm firmalar ürünlerini tamamen bitirdiklerini ve hatta talebi cevaplayamadıklarını dile getirmişlerdir. Ayrıca imalat ve depolama alanı kısıtından şikayetçi olan bu işletmelerin hiçbiri yabancı kaynak kullanarak yeni ve daha büyük bir tesise geçmeyi düşünmemektedir. Bu bariz örnekte de gözlendiği üzere işletmelerin büyümelerini kolaylaştıracak önemli bir kaynak kredi vb. finansman enstrümanlarıdır. Çubuk Turşusu’nun geleceğinin parlak olması  ve hedeflenen ölçeğe ulaşılması için firmaların alternatif finansman kaynakları konularında bilgilendirilmesi ve bu kaynakları kullanabilmelerini sağlayacak girişimler hayata geçirilmesi gerekmektedir. Daha önce de ifade edildiği üzere üreticilerin çoğu tam zamanlı beyaz yakalı personel istihdamında sıkıntı yaşamaktadır. Operasyonel konularda beyaz yakalı personel çalıştırılmaması hemen herkes tarafından kabul edilecek bir eksiklik olarak düşünülse dahi ülkemiz ve İlçe şartları göz önüne alındığında firmaların bu tercihleri anlaşılabilmektedir. Ancak gerek mevzuat, gerekse kalite ve hijyen gereksinimleri sebebiyle gıda mühendisi veya benzer beyaz yakalı personel çalıştırılması tartışmasız bir gereksinimdir. Üreticiler bir mühendisin tam zamanlı istihdamının getirdiği mali yükün işletmelerini zorladığını ifade ettiği için bu konuda ilerleyen kısımlarda da değinilecek ortaklaşa çalışma yaklaşımları benimsenmesi gündeme alınabilir. Ayrıca başta KOSGEB olmak üzere devlet desteklerinden faydalanarak bu tarz yetkin personel istihdamının sağlanması hem üreticilerin kanuni gereksinimlere cevap vermesini sağlayacak, hem de operasyonel eksiklikleri gidererek firmaların büyümesine katkı yapacaktır.

İşletmelerin rekabetçiliğini etkileyen en önemli faktörlerden birisi de işgücünün teknik kapasitesi ve verimidir. Turşuculuk sektörü benzer tüm tarıma dayalı sanayi sektörlerinde de gözlenebildiği gibi dönemsel olarak istihdamını artırmakta ve azaltmaktadır. Turşu kurulması esnasında hemen her üretici kısmi veya tam zamanlı geçici istihdama yönelmekte ve ilerleyen zamanda çekirdek kadrolarıyla faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu dönemsel değişimin yanında istihdamın genel profili incelendiğinde işgücünün önemli bir kısmının herhangi bir eğitim almadığı görülmektedir. Her ne kadar turşu üretimi komplike bir süreç olmasa da üretimde verimin artırılması ve kalite sorunlarının önüne geçilmesi için işgücünün gıda hijyeni, üretim teknikleri, iş sağlığı ve güvenliği ve benzer konularda eğitilmesi yarar sağlayacaktır. Bu noktada bahse konu eğitimlerin firmalar tarafından sağlanmasını beklemek sektörün genel durumu göz önüne alındığında uygulama şansı yüksek bir yaklaşım olarak addedilmemektedir. Ancak Belediye veya diğer paydaşlar koordinasyonunda, sektörde dönemsel veya süreli istihdam edilen kişilerin eğitilmesine yönelik programlar hazırlanması ve İŞKUR gibi kurumların bu alandaki desteklerinden yararlanılması hem maliyet etkin, hem de yararlı bir girişim olacaktır.

Küreselleşen dünya ekonomisinde kalıcı rekabet avantajı elde etmek KOBİ’ler için tek başlarına başarılması zor bir durumdur. Bu nedenle günümüzde bölgelerin belli bir üründe uzmanlaşması ve bir veya benzer sektörlerden firmaların bir araya gelmesiyle her aktörün fayda sağladığı yaklaşımlar öne çıkmaktadır. Bu alandaki çalışmalarıyla Dünya çapında üne kavuşan Michael PORTER’ın teorik altyapısını sağladığı “kümelenme” yaklaşımı, firmaların belli bir coğrafyada yer almaları ve artan uzmanlaşma sayesinde değer zincirini tamamlayan tedarikçi ve satıcıların da bu coğrafyayı seçmeleri, uzman işgücünün cezbedilmesi ve geri kalan yabancı aktörlere karşı bir rekabet avantajı elde edilmesini kapsamaktadır. Tıpkı Çubuk’ta olduğu gibi, bir yörenin bir ürün veya ürün grubunda uzmanlaşması gibi durumlar kümelenme için doğal bir kuluçka imkanı sağlamaktadır. Ancak firmaların sadece bir yerde toplanması sürdürülebilir rekabet avantajı edinmek için yeterli değildir. Bu bağlamda, firmaların birbirleriyle işbirliğini geliştirmesi ve dışarıdaki rakiplerine karşı ortaklaşa mücadele etmesi KOBİ’lerin büyümesi için önemli bir hedeftir. Çubuk turşu imalatçıları ele alındığında, aktörlerin birbirleriyle ortak çalışma kültürüne sahip olmadıkları gözlenmektedir. Oysa İlçedeki aktörler arasındaki rekabet sebebiyle Çubuklu üreticilerin buraya odaklanmaları ilçe dışındaki rakiplerin avantaj kazanmalarına yol açabilir. Ayrıca, firmaların çok azının tek başlarına gerçekleştirebilecekleri altyapı veya kapsayıcı inisiyatifler, işbirliğine gitmeleri halinde kolaylıkla gerçekleşebilecektir. Bu nedenle turşu üreticileri arasında işbirliği kültürünün geliştirilmesi hayati öneme sahip bir yaklaşımdır.

Üreticilerin kendi aralarında işbirliğini geliştirmeleri için daha çok bir araya gelmeleri ve tüm üreticileri kapsayan sorunlara yönelik ortak çözümler geliştirmeleri gerekecektir. Bunun için en uygun model, bir meslek örgütü veya sivil toplum kuruluşu çatısı altında bazı faaliyetlerin icra edilmesi ve koordinasyon sağlanmasıdır. Çubuk’ta kurulmuş ve bu projede iştirakçi olarak yer alan Kooperatif, bu açıdan önemli bir fırsattır. Ancak yapılan saha çalışmalarında, Kooperatif’in bugüne kadar kayda değer faaliyet gerçekleştiremediği, tüm üreticilerin Kooperatif’e üye olmadığı ve Kooperatif’in kayda değer mali veya insan kaynağına sahip olmadığı anlaşılmıştır. Üreticilerin birbirleriyle değil rakiplere karşı bir arada rekabet etmelerini sağlayacak önemli bir çatı olan Kooperatif’in işlerlik kazanması Çubuk Turşuculuğunun uzun vadeli çıkarları için ihmal edilmemesi gereken bir önceliktir. Kooperatif’in daha etkin hale gelebilmesi için mali kaynak edinme, firma yöneticilerinin işbirliği kültürüne ısınmalarını sağlamak üzere çeşitli etkinlikler düzenleme, tüm firmalara hitap edecek eğitim ve benzer destek faaliyetleri geliştirme gibi başlangıç adımları atılarak Kooperatif’in daha etkin bir aktör haline gelmesi sağlanmalıdır. Böylece uzun vadede tek bir çatı altından ticari faaliyetlerin denetlenmesi ve ortak markalaşma ve satış yaklaşımlarının hayata geçirilebilmesini sağlayacak altyapı geliştirilmiş olacaktır.

Rekabet günümüz ekonomisi için olmazsa olmaz bir unsur ve yaşam standartlarının geliştirilmesi için önemli bir etkendir. Ancak bazı durumlarda rakiplerin davranışları tüm aktörlere zarar verebilecek sorunlara yol açabilmektedir. Çubuk Turşuculuk sektörü gibi yaşam döngüsünün başlarında olan sektör ve oluşumlarda pazara yeni giren aktör sayısının fazla olabilmesi veya yıllar içerisinde tesis edilmiş ortak teamüllerin olmayışı bu tarz yıkıcı rekabet hareketlerinin daha sık gözlenmesine yol açabilmektedir. Oysa en az firma markası kadar önemli olan Çubuk Turşusu markasının korunabilmesi için tüm üreticilerin benzer politikalar ve ilkeler çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmesi gerekmektedir. Saha çalışmalarında ifade edildiği üzere bazı üreticiler çiftçilere ödemelerini geciktirdiklerinde veya kalitesi düşük ürün piyasaya sürdürdüklerinde bu diğer üreticileri de doğrudan veya dolaylı olarak etkileyebilmektedir. Bu nedenle, turşu üreticilerinin bir araya gelerek ürün ve hammadde özellikleri, ödeme koşulları, paketleme standartları gibi konularda tüm aktörlerin uyacağı etik kurallar tesis edilmesi tüm paydaşların yararına olacak bir girişim olarak mülahaza edilmektedir.

Turşu üreticileri arasında işbirliğini teşvik etmek ve işbirliğine zarar verebilecek aktörleri etkisizleştirmek için İlçe Turşuculuğunun ihtiyaçlarını bireysel çıkarları kadar önemli tutan aktörlerin desteklenmesi gerekecektir. Bugüne kadar böyle uygulamalarda bulunmamaları sebebiyle saha çalışmalarında önerilen ortak çalışma yaklaşımlarına kuşku ile yaklaşan imalatçıların ikna edilmesini sağlamak üzere bir araya gelen üç veya daha fazla sayıdaki işletmelerin geliştireceği çözümlerin hayata geçirilmesine katkı yapılması önemli bir katalizör etki sağlayacaktır. Bu bağlamda Belediye veya diğer kamu kurumları tarafından ayni katkılar sağlanması, birlikte hareket eden işletmelerin Kooperatif altında girişimlerde bulunması ve bu tarz girişimleri için gerekecek mali kaynağın sağlanması için dış paydaşların katkı-da bulunması yararlı olacaktır. Turşu imalatçılarının bir araya gelmesi sağlanarak KOSGEB, Ekonomi Bakanlığı ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın işletme birlikteliklerine yönelik sağladıkları mali desteklerinden faydalanmaları için gereken yönlendirme ve danışmanlık faaliyetleri uygulanabilir bir ilk adım olarak öne çıkmaktadır.

Çalışmalarda turşu üretim miktarını etkileyen en önemli unsur bitkisel hammadde maliyeti ve rekolte miktarı olduğu anlaşılmıştır. Daha önce de ifade edildiği üzere imalatçıların çoğu üretimin tamamını satabilmektedir. Ancak başta salatalık olmak üzere tarımsal rekoltenin düşük olması doğal olarak girdi maliyetini artırma ve üretim miktarını azaltma sorunlarına yol açmaktadır. Bu durumda bazı üreticilerin Çubuk dışından farklı türlerde salatalık temin ederek turşu ürettikleri ve bu ürünleri ayrı bilgilendirme yapmadan Çubuk Turşusu adıyla sattıkları anlaşılmıştır. Oysa Çubuk Turşusu’nun markalaşmasını sağlayan en önemli etken yöreye özgü, küçük ve lezzetli salatalıklardır. Dolayısıyla başka tür ve lezzette salatalık kullanılması müşteri güvenini zedeleyerek tüm üreticilerin mağdur olmasına yol açabilecek bir davranıştır. Öte yandan, çiftçilerin bazı durumlarda ürünlerini turşu imalatçıları yerine gıda toptancılarına satmayı tercih ettikleri de ifade edilmiştir. Buna sebep  olarak turşu üreticilerinin ödeme taahhütlerine uymaması veya alacaklarını ifade ettikleri salatalıkları kapasitelerini doldurmaları sebebiyle almamaları gösterilmiştir. Bu da çiftçilerin farklı arayışlara girmelerine yol açabilmektedir. Turşu üretim kalitesini düşürmemek ve üretim miktarının artmasını sağlamak için daha çok çiftçiyle sözleşmeli üretim yapılması gerekmektedir. Böylece salatalık üretmeyen çiftçilerin de salatalık üretmeye ikna edilmesi kolaylaşacak ve rekolte artacak ve hammadde eksikliği sebebiyle farklı ürünler kullanılmasının önüne geçilebilecektir. Hem üreticinin, hem çiftçinin önünü görmesini kolaylaştıracak bu yaklaşımın ivedilikle yaygınlaştırılması yararlı olacaktır.

Çiftçiler ve Turşu üreticiler arasındaki ilişkiler geçtiğimiz yıllarda zayıflamaya başlamıştır. Bunda turşu üreticilerinin alım miktarı veya ödeme vadesi taahhütlerini tutamaması kadar çiftçilerin ürünlerini söz verdikleri üreticilerden başkalarına satmaları veya kullanılan zirai yöntemler konusunda turşu üreticilerine eksik bilgi vermesi gibi durumlar etkili olmuştur. Çubuk Turşusu’nun hedeflenen gelişimi göstermesini sağlamak için ise çiftçiler ve üreticilerin daha etkin çalışması sağlanmalıdır. Bu bağlamda, çiftiler ve turşu üreticilerinin daha yakın iletişim kurmalarının sağlanması üretim ve ticari ilişkilerin regüle edilmesini kolaylaştıracaktır. Ayrıca, bu şekilde daha verimli bir hale dönüşecek ilişkiler sayesinde daha çok çiftçinin salatalık vb. turşu hammaddesi üretmesi mümkün hale gelecek ve toplam turşu üretiminin artırılması kolaylaşacaktır.

Çubuk Turşusu’nun ulusal ve hatta uluslar arası seviyede ticarileşmesi ve hem Çubuk hem de Ankara için lokomotif sektör haline gelmesi için ürün gamının çeşitlendirilmesi ve yüksek kar marjına erişilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, tüm çalışmalarda dile getirildiği üzere turşunun butik pazarlara ve müşteri kitlelerine ulaştırılabilmesi için daha nitelikli ve doğal girdiler kullanılması önemli bir başlangıç noktasıdır. Bu bağlamda, hammadde üretiminde iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması çiftçiler ve üreticiler tarafından dile getirilen önemli bir temennidir. Organik tarımın zorluğu karşısında iyi tarımın daha mümkün görünmesi uygulanabilir bir başlangıç olacak, başarı sağlanması durumunda organik tarım için de girişimlerde bulunmak mümkün olacaktır.

Üretimde hammadde kaynaklı dile getirilen önemli sorunlardan biri hammaddelerde aşırı ilaç kullanımıdır. Ürününü zirai hastalıklardan dolayı kaybeden bir çiftçinin ilerleyen yıllarda daha aşırı ilaç kullanarak kendisini garantiye almaya çalışması durumunun sıklıkla karşılaşılan bir durum olduğu belirtilmiştir. Ancak bu aşırı kimyasal ilaç kullanımı ürünlerde kalıntı bırakmakta ve kurulan turşunun kalite ve lezzetinin düşmesine yol açabilmektedir. Mevcut durumda bu kalıntılar ölçülemediği ve daha önce tespit edilemediği için üreticiler böylesi sorunları nihai ürünleri paketlemek için açtıklarında fark edebilmekte ve o imalat grubundan zarar etmektedirler. Bunların önüne geçilmesi için hammaddelerin kabul aşamasında bu tarz kalıntılara karşı kontrol edilmesi için gereken teknik altyapının kurulması ve standartlar oluşturulması yararlı olacaktır.

Çubuk Turşusu’nun istenilen pazar dominasyonuna ulaşması için ürün gamının çeşitlendirilmesi gerekmektedir. Bunların içinde de özellikle daha yüksek kar marjı sağlayacak, küçük ambalaj ve butik paketlemeye sahip ürünler oluşturulması yarar sağlayacaktır. Saha çalışmalarında üreticilerin çoğunlukla teneke veya plastik ambalajda ürün sattıkları ifade edilmiştir. Oysa günümüzde özellikle orta ve üst sosyoekonomik seviyedeki müşteri kitlesinin cam ambalajı daha sağlıklı bulduğu ve dolayısıyla daha çok rağbet ettiği bilinmektedir. Ayrıca, bu müşteri kitlesi genellikle daha küçük aileye sahip olmakta ve turşuyu daha az miktarda tüketmektedir. Bu müşteri kitlesine yönelik, daha küçük ve cam ambalajlı ürünler başta olmak üzere farklı müşteri kitlelerine hitap edecek ürünler geliştirilmesi ve pazara sunulması geniş coğrafyalarda ürünlerin tutundurulmasını sağlayacak önemli bir girişim olarak görülmektedir.

Satış kanalları incelendiğinde, üreticilerin önemli bir kısmının en büyük satış kanalının kendi mağazalarından doğrudan satış ve toptancı vasıtasıyla satış olduğu görülmüştür. Bazı üreticiler zincir marketler vasıtasıyla satış yaptığını ifade etmiştir. Çubuk Turşusu’nun pazar penetrasyonunu artırmak ve markalaşmasına katkı sağlamak için alternatif satış kanalları oluşturulması izlenebilecek bir strateji olarak değerlendirmeye alınmalıdır. Bu bağlamda, daha çok tanıtım için faydalanılan internet ortamını satış için de kullanmayı mümkün kılacak yatırım ve girişimler başta olmak üzere, müşterilerin yoğun bulunduğu ortamlarda geçici veya kalıcı stant kurulması, marketlerde bağımsız ürün stantları kullanılması, gıda fuarlarına katılım sağlanarak büyük hacimli satışların artırılması gibi tedbirlerin değerlendirilmesi gündeme alınabilecek alternatifler olarak ortaya çıkmaktadır.

Çubuk Turşusu’nun çizilen vizyona erişmesi için ülkemizde tanınırlığının ve tüketiminin artması sağlanmalıdır. Bazı üreticilerin il dışına satış yaptığı yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir. Ancak sanayi tipi turşuya nazaran ev tipi Çubuk Turşusu’nun daha maliyetli olması bu pazarlara girişi zorlaştıran bir unsur olarak dile getirilmiştir. Buna rağmen, günümüzde tüketicilerin sağlıklı ve katkısız ürünlere yönelik ilgisi Çubuk Turşusu için önemli bir fırsat teşkil etmektedir. Bu fırsatı değerlendirmek üzere bireysel olarak üreticilerin veya ortak bir çalışmayla Kooperatif’in Ankara dışına turşu satışına ağırlık vermesi hem ulusal rekabette Çubuk Turşusu’nun markalaşmasını kolaylaştıracak, hem de ürünün satış hacmini ve dolayısıyla sektörü büyütmeyi kolaylaştıracaktır. Buna imkan sağlamak üzere farklı illere satış ekiplere yönlendirilmesi, buralarda fuarlara ve tanıtım günlerine katılım sağlanması, gezici tanıtım ve satış araçları oluşturulması gibi eylemlerin hayata geçirilmesi mümkündür.

Çubuk Turşusu’nun satış hacmini artırmak kadar kar marjını artırmak da önemli bir stratejik amaç olarak ele alınmaktadır. Halihazırda tüm üretimlerini satan işletmelerin birim üründen daha çok kar elde etmesi büyümeleri için gereken sermayeyi edinmelerini kolaylaştırırken, turşuculuğun ilçeye katkısını da artıracaktır. Kar marjını artırmak ürünü fiyat haricindeki unsurlar aracılığıyla farklılaştırmayı gerektirmektedir. Bunu sağlamak üzere satış personelinin uzmanlaşmasını sağlamak ve kapasitelerini geliştirmek gündeme alınmalıdır. Stratejik amaca ulaşmada destekleyici biraraç olarak da turşuyu ve Çubuk Turşusu’nu tanıtan tanıtım ve satış materyallerinin (broşür, tanıtım dokümanları, promosyon malzemeleri, farklı kitlelere hitap eden hediyeler, vb.) profesyonellerce hazırlanması yarar sağlayacaktır. Böylece uzman satış personeli ve etkin tanıtım dokümanları ile Çubuk Turşusu’nun alternatiflerinden ne kadar üstün olduğunu görselleştirmek kolaylaşacak ve kar marjını artıracak fiyat ayarlamaları mümkün hale gelecektir.

Turşuculuk sektöründe görünürlüğü az olan ama tüm sektöre hayat veren en önemli paydaş grubu çiftçilerdir. Yapılan tüm faaliyetlerde Çubuk Turşusu’nun en önemli ürününün salatalık olduğu ve bu salatalıkların da ince, narin, küçük ama lezzetli olmasının Çubuk Turşusu’na kendine özgü tadı sağladığı ifade edilmiştir. Dolayısıyla Çubuk Turşusu’nun hedeflenen başarıya ulaşabilmesi için tarımsal üretimin artması, bunun için de çiftçilerin sorunlarının çözülmesi gerekmektedir. Bu bağlamda gündeme gelen en önemli talep, çiftçilerin modern zirai araç ve teknikler konusunda desteğe ihtiyaç olduğu yönündedir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’nce yapılan çalışmaların Çubuk ölçeğinde yetersiz kalabildiği belirtilmiştir. Bu nedenle çiftçiler, ürünlerinin durumu, zirai ilaç kullanımı, verimi veya lezzeti artıracak uygulamalar konusunda başta ziraat mühendisleri olmak üzere uzmanların destek sağlamasını talep etmektedir.

Tarımsal üretimle ilgili en önemli sorunlardan biri de zirai ilaç kullanımındaki hatalardır. Günümüzde tüm Dünyada tarımın zorlaşmasına sebep olan faktörler Çubuk tarımını da etkilemektedir. İklim değişikliği ve yağış rejimlerindeki düzensizlikler gibi makro ölçekteki değişimler tarımsal üretimi ve kaliteyi ister istemez etkilemektedir. Ayrıca, bilinçsiz zirai ilaç kullanımı sonucunda dirençli zararlılar ortaya çıkması zirai ilaç kullanımını daha da artırabilmektedir. Bu durumda, kullanılan aşırı doz ilaçlar gözle görünmese de ürünlerde kalıntı bırakmakta ve gıda güvenliği konusunda olumsuzluklara yol açmaktadır. Turşuculuk özelinde ise aşırı zirai ilaç kullanımı veya ürünlerde fazla ilaç kalıntısı olması gözle görülmediği için turşular kurulup tüketime hazır hale geldiklerinde anlaşılabilmektedir. Turşunun sertliğini fazla veya az kaybetmesi veya lezzetini yitirmesi gibi sorunlara yol açan bu durumlarda üretimde önemli bir kayıp yaşanmaktadır. Bu nedenle, çiftçilerin başta turşuluk ürünleri olmak üzere tüm üretimlerinde zirai ilaç kullanımı konusunda bilgilendirilmesi ve ilaçlamanın kontrol edilmesi gerekmektedir.

Çalışmalara katılan çiftçilerin şikâyet ettiği konulardan biri ürün satışlarında karşılaştıkları uzun vadeler ve bazen bu vadelere uyulmamasıdır. Çiftçiler mahsullerini turşu üreticilerine satarken peşin ödeme almalarının neredeyse imkânsız olduğunu belirtmiştir. Oysa yıl içerisinde girdi maliyetleri ve yaşam masrafları sebebiyle çiftçilerin zaten sıkışık bir finansal durumla karşı karşıya kaldığı ve ürününü satarken hızla parasını tahsil etmeyi beklediği ifade edilmiştir. Bu nedenle bazı durumlarda peşin ödeme imkânı sunan gıda toptancılarının tercih edilebildiği ve hammadde yetersizliğinden yakınan turşu üreticilerine rağmen hammaddelerin turşu üretimine yönlendirilemediği anlaşılmıştır. Üstelik bazı durumlarda vadelerin dokuz aya kadar çıktığı ve azımsanmayacak düzeyde de vadesi gelen ödemelerin turşu üreticileri tarafından ertelendiği ifade edilmiştir. Bu gibi davranış ve yaklaşımlar çiftçileri mağdur etmekte ve çiftçilerin turşu üreticilerine yönelik üretim yapma isteğini zedelemektedir. Dolayısıyla çiftçiler ile turşu üreticileri arasındaki alım-satım anlaşmalarındaki vade süresini düşürmek ve ödeme vadelerine riayet edilmesini sağlamak gerekmektedir.

Son olarak, ülkemizde ve dünyada tarımsal faaliyetleri zorlaştıran fiyat hareketleri hem girdi maliyetlerinin artışı ve dalgalanması, hem de mahsul fiyatlarının dalgalanması şeklinde çiftçilere zarar vermektedir. Bu da ülkemizde çiftçilikle geçimini sağlayan nüfusun alternatif gelir kaynaklarına yönelmesine ve tarımsal üretimin düşmesine sebep olabilmektedir. Ölçeği itibariyle makro seviyede müdahaleler veya politikalar geliştirilmesini gerektiren bir sorun olarak dahi olsa, birincil tarımsal üretimdeki girdi maliyetlerinin azaltılmasını sağlayacak tedbirler hayata geçirilmesi için girişimlerde bulunulması gerekmektedir. Çubuk özelinde örneğin sulama için jeneratör kullanmak zorunda kalan çiftçiler akaryakıt maliyetlerinin olumsuz etkilerini dillendirmiştir. Bu bağlamda, en azından sulama elektriği bulunmayan tarlalara elektrik şebekesinin iletilmesi gibi İlçe kaynaklarıyla uygulanabilir tedbirler geliştirilmesi ve ulusal girişimler için lobi faaliyetlerinde bulunulması düşünülebilir.

Saha çalışmalarında Çubuk genelinde ve turşuculuk sektörü özelinde istihdam piyasasının ülkemiz genelinden çok ayrışmadığı tespit edilmiştir. Çalışanlar veya işsizler tarafından dile getirilen sorunlar arasında iş imkanlarının az olması, çalışma şartlarının ağırlığı, maaş ve diğer hakların düşüklüğü gibi tespitler yer alırken, işveren veya yöneticilerin gözlediği sorunlar “işsizlerin tembel olması” (az emek isteyen kolay işler aramaları), adayların iş veya maaş beğenmemeleri, genç işsizlerin öğrenmeye açık olmamaları şeklindedir. İstihdam piyasasının birçok değişkene ve çevresel faktöre bağımlı olması sebebiyle kolaylıkla iyileştirilmesini beklemenin çok iyimser kalabileceği not düşülerek bu alanda da öneriler geliştirilmiştir.

Öncelikli olarak ele alınması gereken husus, işsizlerin iş piyasası için gereken yetkinliklere sahip olmamasıdır. Ülkemizde farklı seviyelerdeki birçok pozisyonda benzer sorunlar gözlendiği gibi Çubuk’ta da bu sorunlar gözlenmektedir. İşsiz kesimin büyük kısmı vasıfsız işgücü niteliğindedir ve dolayısıyla işverenler için tercih edilecek personel kategorisinde değerlendirilmemektedir. Aynı zamanda işverenler de nitelikli istihdam sıkıntısı yaşadıklarını belirtmektedir. Bu nedenle, ilçede potansiyel sahibi sektör ve alanlara yönelik mesleki eğitim kursları açılması ve staj ve işe yerleştirme gibi destekleyici faaliyetler vasıtasıyla işsizlerin nitelikli çalışanlara dönüştürülmesi için faaliyetler hayata geçirilmelidir. 

Gözlemlenen bir başka husus İlçedeki aktörlerin devlet desteklerinden faydalanma konusunda çok başarılı olmadığıdır. Ulusal ve uluslar arası hibe kaynaklarının sağladığı büyük ölçekli fonlardan bugüne kadar faydalanamayan Çubuk bu durumunu hızla değiştirmelidir. İlçedeki istihdam durumu ve İŞKUR’un artmakta olan desteklerinin kesiştiği günümüzde başta mesleki eğitimler, işbaşında eğitim vb. işe yerleştirme destekleri önemli bir başlangıç noktası olabilir. Bu bağlamda geçtiğimiz aylarda Çubuk Belediyesi’nce İŞKUR desteğiyle Çubuklu kadınlara yönelik başlatılan mesleki eğitim kurslarının daha da geliştirilip çeşitlendirilmesi başta olmak üzere diğer hibe desteklerinden faydalanarak İlçenin işsizlikle mücadelesine katkı yapacak girişimlerin hayata geçirilmesi yararlı olacaktır.

Hayvancılığın Esenboğa Havalimanı’na yayılan koku sebebiyle kontrol altına alınması sebebiyle ilçe ekonomisinde gözlenen yavaşlamanın kompanse edilmesi için bütüncül ve planlı bir yaklaşım hayata geçirilmelidir. Bu doğrultuda bu proje benzeri ancak daha büyük ölçekli çalışmalar yapılarak Çubuk için uzun vadeli kalkınma yol haritaları çıkarılması ve bu planların proje döngüsü mantığıyla adım adım hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bunları sağlamak üzere Ankara Kalkınma Ajansı’nın hazırladığı Ankara Bölge Planı ve ilçe kalkınma yol haritalarından da faydalanılması ve ortaya konacak planlarda yerel paydaşların da katılımının sağlanması şeklinde bir yöntem izlenmesi uygulanabilirlik ve sürdürülebilirlik açılarından yararlı olacaktır.

Çubuk’un çevresinde önemli sanayi tesisleri bulunmasına rağmen, Çubuk’ta önemli bir sanayileşmeden söz etmek mümkün değildir. Bugüne kadar çevre ilçelerde hayata geçen yatırımlar ve tesislerin bu ilçelere yararlı etkileri kolaylıkla gözlenebilmektedir. Gelecekte Çubuk ekonomisinin canlanmasına yol açmak üzere ilçeye daha çok yatırım çekilmesini sağlayacak bir yatırım ortamı oluşturulması kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları gibi farklı kesimlerden birçok aktörün katkı sağlamasıyla ortaya çıkabilecek bir sonuçtur. Dolayısıyla İlçede farklı paydaşlar arasında bir anlayış ve dil bütünlüğünün sağlanması, yatırımları kurulabileceği alanlar oluşturacak planlama faaliyetleri, yatırımların faaliyetlerini sürdürmelerini sağlayacak nitelikli işgücü havuzu gibi farklı unsur ve etkenlerin bir araya gelmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda farklı eksenlerini gelişimini sağlayacak inisiyatiflerin paydaşlar arasında işbirliği içerisinde hayata geçirilmesine yönelik çalışmaların başlatılması gündeme alınmalı ve orta vadede ilçeye yatırım çekmek için tanıtım aktiviteleri gerçekleştirilmesi ile oluşturulan ortamın hedef kitlelere duyurulması gibi çalışmalar hayata geçirilmelidir.

Bunların yanında, turşuculuk sektörüne yönelik saha çalışmalarında başka öneriler ve sorun tespitleri de dile getirilmiştir. Bu tespit ve önerilerin katılımcıların bazıları tarafından uygun görülmemesi veya uygulanabilirliklerinin zayıf olması sebebiyle, bunlar yol haritasına dahil edilmemiştir. Örneğin, turşu üretiminin firmalarca yapılması ancak satışların Marmara birlik benzeri bir çatı kuruluşça, tek elden yapılması ve üreticilere kar dağıtılması önerisi bunlardan biridir. Çubuklu turşu üreticilerinin işbirliğine gitme konusunda henüz önemli bir aşamaya gelmemiş olması yanında faal ve güçlü bir çatı organizasyon olmaması da bu önerinin uygulanabilir bulunmamasına sebep olmuştur. Benzer biçimde Belediye’nin veya Kooperatif’in paketleme veya satış konularında standartlar ve rayiçler belirlemesi mevzuata uygunluk ve yetki konusunda sıkıntılar doğurabileceği için değerlendirme dışı bırakılmıştır.

1 Yorum (lar)

Hakan:
23/07/2021, 03:00:04 PM, www.azeritursu.com
Yanıtla

Verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkürler.

Buraya yorumlarınızı bekliyoruz